Cyril Geffroy’ya Notre-Dame de Sion Fransız Lisesi İletişim Sorumlusu Mireille Sadège’in sorularını yanıtladığı için teşekkür ediyor, kendisine hoş geldiniz dileklerimizi sunyoruz.
Cyril, hangi ülkeden geldiniz? Bize kısaca kariyeriniz ve eğitiminizden bahsedebilir misiniz?
Kariyerim esas olarak yurt dışındaki Fransız kurumlarında geçti. Geçen yıl Çin’de görev yaptım ancak Arap dünyasında uzun zaman (12 yıl) yaşadım. Akdeniz dünyasında kendimi çok rahat hissediyorum. Edebiyata hissettiğim tutku beni doktoraya kadar sürükledi. Tezimi Mısırlı Frankofon yazar Albert Cossery’nin eserine adadım. Pedagojik açıdan tüm kariyerim boyunca özellikle dil eğitimiyle ilgilendim. Bu alanda yüksek lisans derecesine sahibim. Oléron Adası yakınındaki Charente kıyısı Fransa’da demirlediğim bir nokta. Denizi çok seviyorum.
Sizi Notre-Dame de Sion Fransız Lisesinde çalışmak için ne teşvik etti?
Notre-Dame de Sion prestijli bir lise ve yetkinlik ile kültürel açılım anlamında heyecan uyandıran bir bakış açısı sunuyor. Ayrıca ben, içinde bulunduğum eğitim sistemini değiştirmek, Fransız millî eğitiminin ulusal programlarından Türkiye’deki iki dilli müfredeta geçiş yapmak ve böylelikle kendimi sorgulamak istiyordum.
Lise ve yeni öğrencileriniz hakkında ne düşünüyorsunuz?
Lise mekânı çok güzel ve hoş. Öğrencilerimi sadece bilgisayar ekranımdan tanıyorum. Onlarla tanışmak için sabırsızlanıyorum. Onları sıcak ve meraklı buluyorum. Her öğretmen gibi onlardan ciddi olmalarını bekliyorum. Uzaktan eğitime gelince, onun önemli sağlık sorunlarından kaçınmak için gerekli bir araç olduğuna inanıyorum. Onu kabullenmek ve onu olabildiğince «insani» kılmak gerekiyor. Videokonferans saatleri doğallık ve yaratıcılık anlamında bizi kısıtlasa da bazen hoş sürprizler de sunuyor.
İstanbul hakkında ne düşünüyorsunuz?
Uzun zamandan beri burada yaşamayı hayal ediyordum. İstanbul benim şu ana kadar gördüğüm en büyüleyici şehir. Daha önce Türkiye’ye birçok kez geldim. Boğaziçi ile ilk karşılaşmam 1992 yılına dayanıyor.
