Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Sayın Bertrand Buchwalter’in Konuşması

Bertrand Buchwalter, Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu

Sayın Jüri Başkanı,
Sayın Jüri Üyeleri Hanımefendiler,
Sayın Kültür Etkinlikleri ve İşbirliği Müsteşarı, Sevgili Eric
Sayın Notre-Dame de Sion Lisesi Müdürü, Sevgili Yann de Lansalut,
Sevgili Bahar Hanım ve Sevgili Melisa Hanım,
Sevgili Dostlar,

Notre Dame de Sion Edebiyat Ödül töreni için bu akşam sizlerle birlikte olmak benim için büyük bir mutluluk ve onurdur.
Bu törenin, özellikle de Fransa ve Türkiye arasındaki geçmişin ve dostluğun bu denli yankılandığı bu mekanda, Fransa Sarayı’nda gerçekleşiyor olması, 2009 yılından beri süregelen bir gelenektir.
Bu akşam burada olmak mutluluk verici, zira benim için, Notre Dame de Sion’un, değerli ve bazen fırtınalı olan Fransız-Türk ilişkisinde, ve ayrıca, Istanbul’un kültürel hayatındaki özel yerini, selamlamak için bir fırsat.
Notre Dame de Sion, (Yüz elli) 150 yıldan beri, kültürlerimiz arası buluşmaların ve diyaloğun kavşağı ve de ülkelerimiz arasında yakınlaşmayı sağlayan bir araç olmuştur ve olmaya da devam etmektedir.
Bu akşam hep beraber edebiyatı kutladığımız için de ayrıca çok mutluyum.
Yazarların, bazen hırpalandığı ve sarsıldığı bir dünyada, okurların bir araya gelerek, yazarlara, uzattıkları aynaya – sihirli ya da değil- ve özgür olmalarına ne kadar ihtiyaç duyduklarını belirtmelerinde her zaman fayda var.
Sayenizde, Edebiyatı kutluyoruz bu akşam. Liseli eski kız öğrencilerden oluşan jüri fikriniz sayesinde (bu arada ünlü Fransız ödülü «Femina »nın gerçek Türk versiyonu diyebilirim), her sene, dönüşümlü olarak, eseri Türkçeye çevrilmiş Fransız yazarı ve bir, ya da birkaç Türk yazarın eserlerini seçip, ödüllendiriyorsunuz.
Biraz sonra, Eric Soulier, Türkiye’de Fransız dilinde yazılmış eserleri tanıtmak için gösterdiğimiz yoğun çabalara değinecek.
İzninizle, ben, kendi adıma, Türk edebiyatına olan aşkımı ilan etmek isterim.
Türk edebiyatını, ilk olarak, Nazım Hikmet’in şiirleri ve Yaşar Kemal’in romanlarıyla, Güzin Dino ve Münevver Andaç’ın muhteşem çevirileri ile keşfettim.
Her ikisi de, ülkelerini tutkuyla sevdiler, yazdılar ve evrensel eserler ürettiler.
Bir gece, Notre Dame de Sion’da, konser çıkışı, Yaşar Kemal ile karşılaştığımda hissettiğim heyecanı, bu akşam, yıllar sonra, hala hatırlıyorum.
Edebiyat aracılarının ve Actes Sud, Bleu Autour veya Galaade gibi yayın evlerinin mükemmel çalışmaları sayesinde, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan İhsan Oktay’a kadar, aralarında Orhan Pamuk, Aslı Erdoğan, Zülfü Livaneli, Hakan Günday, Yiğit Bener, Ece Temelkuran ve Notre Dame de Sion mezunu Mine Kırıkkanat’ın bulunduğu bir çok yazarın çevirilerini okuma zevkini tattım.
Fransız Kültür Merkezi, yaz ortasına kadar sürecek çağdaş Türk edebiyatının olağanüstü çocuklarına adanmış ‘Istanbul Underground’ isimli muhteşem bir fotoğraf sergisini ağırlıyor. Henüz sergiye gitmeyenlere, şiddetle öneriyorum.
Türkçem henüz paslı, Bahar Aslan ve Melisa Kesmez’in kitaplarının ilk iki sayfalarından öteye gidemedim, zira kendilerine en içten tebriklerimi iletiyor, en kısa sürede Fransız okurlarına ulaşmalarını ve böylece bu okur kitlesine, sevmeyi öğrendiği Türk edebiyatına yönelik ilgi ve merakını beslemeye devam etmesini dilerim.
Güzel bir akşam geçirmenizi dilerim.