Orçun Orçunsel

Notre-Dame de Sion Gösteri Salonu yeni sezonu Orchestra’Sion konseriyle
7 Ekim 2021 gecesi açtı.

Müzisyenleriyle yoğun bir çalışma içinde yeni sezona hazırlanan genç ve yetenekli orkestra şefi Orçun Orçunsel ile bu sezondaki çalışmalar ve konserlerle ilgili konuştuk.

Yeni sezonun açılış konseri hakkında neler söylemek istersiniz, seçimi nasıl oldu?
2020 yılında tüm dünyada Beethoven’ın 250. yaşı kutlandı. Biz de Ekim 2019’da Beethoven eserlerinden oluşan bir programla sezonu açmıştık. Bestecinin Birinci Piyano Konçertosu ile Birinci Senfonisi’ni seslendirmiştik.
En kalabalık konserlerimizden biriydi ve yine Beethoven ağırlıklı bir program ile sezonu geçirmeyi planlıyorduk. Ancak bilinen sebeplerden ötürü bunu gerçekleştirememiştik.
Şimdi yeniden sahnelere dönmeye hazırlanırken yine Beethoven konseri ile açılış yapıyoruz. Programda, Dördüncü Piyano Konçertosu ve Pastoral Senfoni yer alıyor fakat bu sefer sahnede sadece beş kişi olacağız. Sağlık tedbirleri gereğince dinleyici kapasitesi sınırlandırılan salonumuzun çatısı altında gerçekleşen konserlerimizde en az insanın bir arada bulunduğu bir konser olacak. 
Son bir buçuk yıldır yaşanan her şeyin konser salonlarına, sanata, sanatçılara ve sanatseverlerin hayatlarına yansımasını göreceğiz. Fakat bir yandan da Orchestra’Sion için normal bir durum bu. Çünkü Orchestra’Sion zaten yıllardır büyük orkestra için yazılmış eserlerin oda orkestrası için yapılan düzenlemeleriyle repertuvarını oluşturmuş bir topluluk. Yüz yirmi kişi için yazılan Mahler Senfonileri, Şehrazat, Gezegenler Süiti gibi eserleri az kişiyle yorumlayarak Türkiye ve Dünya prömiyerleri gerçekleştirmek, bu orkestranın özünde var. Belki hiçbir şey olmasaydı da bu konseri bir gün yapıyor olurduk, bizim için son derece normal.
Açılış konserinde «Orchestra’Sion Solistleri» olarak sahnede olacağız. Zeynep Keleşoğlu (flüt), Nilay Sancar (keman), Beste Tıknaz Modiri (viyola), Çağlayan Çetin (viyolonsel), bir orkestranın tüm yükünü üstlenecek. Birlikte sıklıkla ve keyifle sahneyi paylaştığımız bir oda müziği ekibine dönüştük. Pastoral Senfoni’nin düzenlemesini J.Nepomuk Hummel yapmış. Daha önce de kendisinin aynı çalgı kadrosu için düzenlediği Mozart’ın Jüpiter Senfonisi’ni seslendirmiştik. Dördüncü Piyano Konçertosu’nun düzenlemesi ise bana ait. İki eserin ilk seslendirilişi de birlikte yapılmış ancak ben konçerto ile Pastoral Senfoni’yi aralarında doku benzerliği bulunduğu için bu iki eserin birbirine yakışacağını düşündüm, bu nedenle seçtim. 

Yeni sezonda bizi neler bekliyor?
Oldukça keyifli ve renkli bir sezon olacak gibi görünüyor. Yine bazı büyük senfonilerin oda orkestrası düzenlemeleri ile Türkiye prömiyerleri yapacağız. Beni piyanist olarak daha sık piyano başında görebileceğiniz bir sezon olacak. 

Bu sezon için misafir sanatçılar olacak mı?  
Birlikte sahneyi paylaşmaktan her zaman onur duyduğumuz değerli hocamız Ayşegül Sarıca ile solist başkemancımız Nilay Sancar Chausson’un ikili konçertosunu seslendirecekler. Orchestra’Sion ailesinin bir ferdi gibi olan ünlü klarinet virtüözü Dimitri Ashkenazi konuğumuz olacak. Şimdilik bunları söyleyebilirim. Başka çarpıcı programlar ve konuklarımız da olacak ama sürprizlerin bozulmasından çekiniyorum açıkçası. Şimdilik bunları söylemekle yetinmek isterim.

Kasım 2022’de düzenlenecek olan 5. İstanbul Orchestra’Sion- Uluslararası Piyano Yarışması final aşamasında orkestrayı siz yöneteceksiniz. Konu ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Yarışmayı, Orchestra’Sion ile ilgili en büyük başarılardan biri olarak görüyorum, istikrarlı bir biçimde her yıl artan bir heyecanla büyüyoruz. Bu yıl beşinci kez düzenlenecek olması ve pandemi sürecinden etkilenmemesi büyük bir tesadüf oldu. Kalitesi ve duruşuyla, dünyanın dört yanından sanatçıları bir araya getirmesi açısından NDS ruhuyla birebir örtüşen bir organizasyon. Final elemesinde benim hem orkestrayı hem de salonumuzu yakından tanıyor olmamın sağlayacağı avantajlar olacaktır. Katılımcılar bizim misafirlerimizdirler, onları en iyi şekilde ağırlamak hedefimiz. Finalistler, orkestralı eleme sırasında, o an sahnede yarışma heyecanı ile dolu olacaklar. Orkestranın güzel eşlik etmesi ve rahat hissettirmesi için hepimiz elimizden gelen gayreti göstereceğiz. 

Pandemi dönemde geleceğe yönelik yaptığınız çalışmalar veya projelerden bahsetmek ister misiniz?
Benim Beethoven 250’den bağımsız olarak zaten bestecinin tüm piyano sonatlarını, senfonilerini ve konçertolarını kapsayan bir büyük projem vardı. Bunun için piyano başında yoğun çalışmalar yapmam gerekliydi ve açıkçası günlük hayatın iş koşturmacasından vakit bulabilmek oldukça zordu. Bu duraksama, bir koza süreci oldu benim ve benim gibi pek çok sanatçı için. Flüt sanatçısı Zeynep Keleşoğlu ile birlikte konserler verdiğimiz Duo Fidelis için oda müziği repertuvarı oluşturduk ve yeniden sahnelere dönmeye hazırlanıyoruz. Bunların dışında da bu koza sürecinde geri kalan zamanımı her zamanki gibi hem kendi konserlerim hem de başka konserler için düzenlemeler yaparak ve kitap okuyarak geçirdim diyebilirim.

Son olarak, eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Orchestra’Sion olarak bugüne dek en büyük başarımız, pek çok eseri insanlara daha önce duymadıkları şekilde ulaştırmak idi. Müziğin bu alanı, yani uyarlamalar, her zaman çeşitli zorluklar doğuran bir türdür, özellikle oda orkestralarında. Sahnedeki tüm müzisyenlerin, orkestracı kimliklerine ek olarak kendi kişisel müzikal becerilerini de solistik anlamda katmalarını gerektiriyor. Biz her zaman bu anlamda özel bir ekip olduk. Bu zorlu dönemde de özveriyle ve tutkuyla çalışarak müziğin hikâyesini dinleyicilerimizle buluşturmaya devam edeceğiz.