Müzik paylaşmak için

Cumhuriyet Zeynep Altay

http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=390470

İlk kez 20 yıl önce Türkiye’ye gelen Blet, ney ve kanunun sesine hayran dönüyor ülkesi Fransa’ya. Şimdi Türkiye için bestelediği 15 rapsodide imzası var. Yarışma içinse «Müziğin paylaşıldığı bir köprü olacak» diyor.

Fransız besteci, piyanist Stéphane Blet, Notre Dame de Sion (NDS) Fransız Lisesi’nin öncülüğünde ilki 2013’te gerçekleştirilecek “Uluslararası Piyano Yarışması Istanbul Orchestra’Sion”un da jüri başkanı.

Şimdiye kadar Philips, Forlane, AXes, G:Recordings gibi şirketlerin imzası altında pek çok stüdyo kaydı bulunan Blet’nin piyano, keman, büyük orkestra için yazdığı 300’den fazla eseri yayımlandı. Blet’nin aralarında Dede Efendi’nin de bulunduğu eski bestekârları ve temaları ele alarak yazdığı eserleri de bulunuyor.

- Önce Türkiye ve Türk müziği ile ilişkinizi öğrensek... Türk müziğinden esinlenerek yaptığınız rapsodiler olduğunu biliyoruz.
Türkiye’ye ilk kez 20 yıl önce, 1992 yılında bir konser vermek için gelmiştim. İlk görüşte İstanbul’a âşık olmuştum. Boğaz, mimari, atmosfer… Konserden sonra gittiğimiz restoranda ise ney ve kanun çalıyorlardı. Ertesi gün yine gittim dinlemeye, müzisyenlere notaları sorduğumdaysa “Nota yok biz dededen, babadan öğrendik” dediler. Duyduğum melodileri unutmamaya çalıştım. Paris’e döndüm ve piyano için Dede Efendi’den, sufi müzikten etkilenen, İstanbul, Osmanlı gibi temaları bulunan 12 Türk Rapsodisi’ni besteledim. Şimdi bu sayı 15 oldu. Konsevatuvar ve konserlerde çalınıyor. Ben de sık sık çalıyorum. En son Albert Long Hall’de 4. rapsodi “İstanbul”u çaldım.

- Konser vermek için gittiğiniz başka ülkeler için de rapsodi yazdınız mı peki?
Sadece Türkiye için besteler yaptım. Son bestelediğim rapsodilerden birinin adı “Mevlana”. Ayla Erduran için de bir sonat besteledim. Birlikte çalacağız. Belki bir gün piyano, kanun ve ney için de bir beste yapacağım.

- Gelelim Dame de Sion’un piyano yarışmasına... Fikir nasıl doğdu?
Çok önemli besteci ve icracıları olan Türkiye’de uluslararası, sürekliliği olan bir yarışmanın olmaması bizi şaşırttı. NDS’nin müdürü Yann de Lansalut iki yıl süren bir ön çalışma başlattı. NDS, Edebiyat Ödülü gibi bu yarışmayla da lisenin Türkiye ile Fransa arasındaki köprü olma isteğini uluslararası bir boyuta taşımak istiyor. Jüri başkanı olmaktan çok mutlu olduğum bu yarışma, hem gençlerin önlerinde kariyerleri için kapılar açacak hem de uluslararası müziğin paylaşıldığı bir köprü olacak.

 Katılım konusunda beklentileriniz neler?

Yarışma düzenlemek çok zor ve detaylı bir çalışma gerektiriyor. Ancak NDS bunu üstlenecek bir sanat eğitimi misyonuna sahip, her iki ülkeden güçlü partnerler de var. Dünyanın her yerinden 80 civarında katılım bekliyoruz. Finalistlere sadece para ödülü sunulmayacak, kariyerleri için Türkiye ve yurtdışında konser, ayrıca kayıt imkânı da sunulacak.

- Yarışmanın belirleyici koşulları neler?
Öncelikle yarışmada çok önemli bir Türk bestecisi olan Ulvi Cemal Erkin’den bir parça çalınmasını şart koşuyoruz. Yarışmacıların maksimum 10-15 dakikalık bir video kaydı yollamalarını isteyeceğiz. Final konseri orkestra ile olmayacak. Salon farklı eserler duysun, hep aynı konçertoları dinlemesin istiyoruz. Yaş sınırı da olmayacak, iyi çalan kazansın.