« Geleceğin Kentleri » projesi çerçevesinde 13 - 18 Ekim 2013 tarihleri arasında Marsilya’da lisemizden beş öğrenci tarafından gerçekleştirilen iki kısa metrajlı film

Fransız ’’Les Amis du Roi des Aulnes’’ Derneği tarafından başlatılan ve uzun süre devam edecek bir proje olan “Geleceğin kentleri: Marsilya, Hamburg, İstanbul, Tanca” çerçevesinde, 10. ve 11. sınıflardan sinemaya ilgileri nedeniyle seçilen NDS’li beş öğrenci, 13-18 Ekim 2013 tarihleri arasında okulumuz Fransızca öğretmeni Hermine RIDE ile birlikte Marsilya’ya gitti.

Öğrencilerimiz Marsilya’ya vardıklarında, proje çerçevesinde bütün hafta birlikte çalışacakları montajcı Pascal Rehnolt ile iki profesyonel sinemacı, onları bekliyordu.

Öğrenciler, hafta boyunca konaklayacakları eve yerleştikten sonra toplu halde yaşama sanatını öğrenmeye ve zamanlarını birlikte hoş bir şekilde geçirmek için ellerinden geleni yapmaya başladılar.

Ertesi gün, proje sorumlusu Antonia Blau, öğrencileri bulundukları yere 20 dakika mesafedeki popüler bir semtte yer alan La Friche la Belle de Mai ’ye götürdü. Onlar da yol boyunca, duvar yazılarını, “2013 Avrupa Kültür Başkenti Marsilya” için hazırlanan sanat eserlerini, özellikle de işaret levhası benzeri malzemelerle, ters resimler ve alışılmamış deyimlerle ’’giydirilmiş’’ yeşilimsi bir tüneli keşfettiler.

Bu çok yönlü sanat üretim merkezi, 1992’de kentin eski tütün fabrikasının yerinde kurulmuş. İçinde paten parkı, küçükler için tiyatro, konser salonları, bahçeler, kütüphane, kreş barındıran bu beton ve duvar yazıları ortamına sanatçılar, teknisyenler, okullar gezmeye geliyorlar. Bu tesisin amacı kültür ve sanatı, ona kolay ulaşamayanların ayağına getirmek.

Marsilya’daki bu konaklamanın amacı, 5 Türk, 5 Fransız ve üç ay süreyle Avrupa değişim programına kaydolup Fransa’da aile yanında kalan 5 Alman’dan oluşan genç öğrencilerin iki kısa metrajlı film yapması, bir de bu çalışmaların ilerleyişini gösteren bir « off » film çekilmesidir.

Profesyoneller, değişik ülkelerden iki grup oluşturdular. İlk çalışma, senaryo yazımıyla ilgiliydi. Benimsenen pedagojiye göre, gençler grup halinde kendi deneyimlerini yaşayacaklar, onlara ancak kendileri talep ettiği takdirde veya belirgin bir ihtiyaç olursa müdahale edilecekti. Birlikte bir şey yapma isteği ortak Fransızca dilini konuşmaktan ama bazen de mimik ve hareketlerden geçiyordu.

Gençlerin kalemi ve yaratıcılığı sayesinde, çok farklı iki hikâye ortaya çıktı:

Birinci senaryoda, fazla sosyal olmayan kötü bir adam, yine kötü niyetli işler yapıyor. Adam, bir araba kazasında ölünce, Tanrı’yla karşılaşıyor ve Tanrı kendisinden günahlarını telafi etmesini istiyor. Adam, yeniden hayata dönüyor ve filmin başındaki olaylara benzer durumlarda, bu kez daha önceki davranışlarını değiştiriyor. Öğrencilerin amacı, “kelebek etkisini” yani insanın eylemlerinin hem kendi üzerinde hem de çevre üzerinde sonuçları olduğunu göstermek. Üzerinde durdukları fikir ise, “küçük eylemlerin” bizi aşan etkileri olabileceği ancak hiçbir zaman değişmez bir imaja mahkum olunmadığıdır.

İkinci senaryo ise güncel bir konuyu, göç konusunu ele alıyor. Bir Türk adam, nasıl ve neden olduğu bilinmeden, kendini Marsilya’da buluyor. Film, kimsenin onu anlamadığı düşmanca bir ortamda, yolu üzerinde rastladığı insanların iyi niyetine rağmen ne denli zorluklarla karşılaştığını göstermek istiyor. Burada senaryonun amacı, ırkçılığı ya da yabancıların nasıl karşılandığını göstermekten öte, bu durumu yaşayan insanların karşılaştığı zorlukları ve iletişim sorunlarını işlemek.

Bu iki proje, hem bilgi içeriği açısından hem de sinema türü olarak, farklılıklar gösteriyor : Birinci senaryonun görsel hatta özel efektler gerektirmesi; ikinci senaryonun ise, sessiz ve siyah beyaz bir film olarak başlayıp yavaş yavaş renkli ve sesli bir filme dönüşmesi söz konusu.

Ardından sıra, filmin çekileceği mekânlar, gerekli dekor ve aksesuvarlar, kimin hangi rolü oynayacağı, teknik ekibin oluşturulması gibi, bir filmin gerçekleştirilmesi ve çekilmesi için gerekli tüm unsurların ele alınmasına geliyor. Bunlar için ayrıntılı listeler hazırlanıyor.

İki grubun lise öğrencileri, profesyonel ekiple birlikte önce eski limanı, (Vieux-Port) sonra da Saint Jean kalesinin ayağında yer alan Avrupa ve Akdeniz Medeniyetleri Müzesi Mucem’i gezdiler. Burada, Tilmann Reichert ile röportaj yaptılar. Proje şefi olan Reichert, mimar Rudy Ricciotti ile birlikte, “Avrupa Kültür Başkenti Marsilya” çerçevesinde 2012’de açılan J4 ve Muhafaza ve Kaynak Merkezi (Centre de conservation et de ressources) mimarî projelerinde çalışmış.

Üçüncü gün, çekim sokakta başlasa da yağmur, grubu ’’la Friche’’’e geri dönmek zorunda bıraktı. Öğrenciler, bu mekânın imkânlar sunduğunu ve ışığın yarattığı efektleri keşfedip burada birkaç sahne çektiler. Bu çalışmada sabır ve yaratıcılık çok önemli bir yer tutuyordu!

Öğle yemeğinden sonraki ilk çalışma seansında, öğrencilerin ‘travelling’in önemi, diyalog çekimi ve diğer teknik konular hakkında bilgi sahibi olmaları için, çeşitli filmlerden alıntılar gösterildi. Ardından Saint-Charles istasyonuna gidilip, ikinci senaryonun bazı sahneleri çekildi.

Dördüncü gün, hem ’’la Friche’’’te hem kentin farklı semtlerinde özellikle, geniş panorama olanağı veren Marsilya tepelerinde gerçekleştirilen çekimlere ayrıldı. Notre Dame de la Garde Bazilikası’nın ziyareti, gençlerin plajda bitecek olan çekimler sırasında biraz dinlenmelerini sağladı.

Son güne erken başlandı çünkü özellikle eski limanda olmak üzere, daha çekilmesi gereken çok sayıda sahne vardı. Öğleden sonranın başında ekip, 16. yüzyıldan kalma, kentin en eski binalarından olan ve 1925’te tarihî yapı olarak sınıflandırılan ’’Diamantée’’’ye gitti. Bu konut, 2014 yılına kadar, 2013 Avrupa Kültür Başkenti Marsilya-Provence düzenleyicileri arasında yer alan derneğin merkezini barındırmaktadır. Ekip burada, derneğin Genel Müdür Yardımcısı Ulrich Fuchs ile buluşup kendisine sorular sordu.

Öğleden sonranın geri kalanı ise, önceki günlerde çekilen sahnelerin görüntülenmesine ve bunların teknik açıklamalarına ayrıldı. Ardından bizim beş genç film yapımcısı ve oyuncumuzun paylaştığı bu güzel deneyimi sonlandırmak üzere, bir eğlence düzenlendi. Çekilen fotoğraflar da katılımcıların birkaç anısını daha somutlaştırmış oldu. Eğlence, genç liselilerimizin Fransız ve Alman arkadaşlarına Anadolu’nun geleneksel folklor dansı olan halay çekmeyi öğretmesiyle son buldu.

Montajı daha sonra Marsilya’da yapılan kısa metrajlı filmin, yakın bir zamanda lisemizde gösterilebileceğini umuyoruz.