Bolu Seben Alpagut Köyünde Permakültür Çalışmaları

İstanbul Özel Robert Lisesi, İstanbul TED Koleji, Eyüboğlu Koleji, Koç Lisesi, Özel MEF Lisesi, Özel Marmara Eğitim kurumları ve Özel Fransız Saint Michel Lisesi’nin sorumlu öğretmen ve öğrencileri ile birlikte yürüttüğümüz Bolu Seben Alpagut Köyü
Sürdürülebilir Yaşam Sosyal Sorumluluk Projesi
kapsamında çalışmalarımıza hızla devam etmekteyiz. Aşağıda Çevre Kulübü öğrencimiz Levent Sağ’ın gezi ve proje ile ilgili gözlemlerine yer vermekteyiz.

Notre Dame De Sion Çevre Kulübü olarak, 9-10 Mayıs 2015 tarihlerinde, sürdürülebilir yaşam toplum hizmeti çalışmasına katılmak üzere, öğretmenimiz Seval Erol eşliğinde Bolu-Seben-Alpagut köyünü ziyaret ettik. Ziyaretimize Özel Saint Michel Fransız Lisesi öğretmen ve öğrencileri de katıldı.
Programımız şöyleydi:
9 Mayıs
07.30 Okuldan hareket
09.00 Sapanca Berceste tesislerinde mola
10.30 Göynük’e varış - tarihi mekanlarda gezi
10.30 Mudurnu’ya varış - tarih mekanlarda ve organik pazarda gezi
14.30 Abant’a hareket
15.30 Abant’a varış - göl kenarında gezinti ve yemek, Büyük Abant Oteli’nde dinlenme
20.00 Bolu Öğretmenevinde konaklama

10 Mayıs
07.30 Kalkış ve kahvaltı
08.15 Seben’e hareket
10.00 Seben’e varış ( Permakültür çalışmaları: daha önce köye gitmiş olan okulların yapmış olduğu tarımsal faaliyetleri devam ettirme ve raporlama; kompost çalışması; sebze yatağı oluşturma; sebze-meyve fidesi dikimi; tarla sürülmesi ve sulama; ağaç budama çalışmaları; köyün sorunları üzerine köy halkı, köy muhtarı ve belediye başkanı ile görüşme, röportaj ve video çekimi)
16.00 İstanbul’a hareket
22.30 İstanbul’a varış

9 Mayıs’ta otobüsümüz okulumuzdan bir kısım öğrencileri ve öğretmenimizi aldıktan sonra ben ve bazı arkadaşlarım Kadıköy Evlendirme Dairesi önünden otobüse bindik. Saint Michel öğrencileri ve öğretmeni İnci Kimyonşen ile aynı otobüsü paylaştık. Saint Michel öğrencileri ile tanıştık, kaynaştık; güzel bir yolculuk oldu.

Sapanca Berceste’deki kısa molamızın ardından ilk durağımız Göynük’tü.
Göynük, Bolu’nun güneydoğusunda yer alan yedi mahalle ve altmış altı köy barındıran ‘şeker fasulyesi’, ‘uğut marmelatı’, ‘tokalı örtüleri’ ve ‘tahta oymacılık eserleri’ ile ünlü bir ilçe. Göynük merkezindeki meydanı, Zafer Kulesi’ni görüp, şehri gezdik. Gezimiz sırasında, depremde oluşmuş yanal kırılmalar gördük. Göynük kuzey Anadolu fay hattı üzerinde bulunan bir deprem bölgesi. Yeşili bol bir bölge. Çevrede kaplıca suları da var. Zafer Kulesi’ne çıkarken, restore edilmiş konaklar gördük; bu konakların bazıları butik otel olarak kullanılıyor. Her evin kendi odunluğu, kışlığı ve kileri var. Yol boyunca yaşlı kadınlar tarhana satıyorlardı. Göynük tarhanası yoğurtla yapılıyormuş. Susak satan bir adamla tanıştık. Susak, su kabağı demek. İçi delinip, dağ eteklerinde suyla doldurulup, su taşımak için kullanılırmış. Susakların içi boş olduğu için, zamanla ’susak kafalı’ deyimi türemiş. Bolca fotoğraf çektik ve Göynük’ten ayrıldık.
Mudurnu Göynük arasında yol üzerinde Çubuk Gölü’nü gördük. Göl kenarında kısa bir mola verdik. Civardaki yel değirmenlerini gezdik. Yel değirmenlerinin varlığı burada büyülü bir atmosfer yaratmış. Çubuk gölü bir çentik vadinin yanında bulunuyor. Göl Kayabaşı tepesinden inen bir heyelanın genişleyen vadiyi tıkaması sonucu oluşmuştur.
Sonraki durağımız olan Mudurnu’da çiğ köfte yedik. Otantik bir çay bahçesinde çay içtik. Birkaç arkadaşımla birlikte civardaki tarihi ev ve camileri dolaştık. 1958 model Alman Ford Thames marka itfaiye aracı olarak üretilmiş, 2007 yılına kadar faal olarak yangınlarda ve sokak yıkamada kullanılmış bir araç gördük. Bu araç eski itfaiye meydanında sergileniyor.
Ardından Abant’a geçtik. Yemek yediğimiz yerin yakınında mola verdik. Mudurnu’dan aldığımız topla oynadık. Ben atla Abant Gölü boyunca gezdim. Kırılıp yere düşmüş olmasına rağmen hala çiçek açan ilginç bir ağaç gördük. Çamlık Restoran’da akşam yemeği yedik ve kalmak için öğretmenevine gittik. Yatmadan önce birlikte civardaki bir gözlemeciye gittik. Geri dönerken parkta oynadık.
10 Mayıs sabahı otelde kahvaltı ettik. Saat 08.00’de otelden ayrıldık.
Saat 10.00’da Seben’e vardık. Atatürk Parkı’nda muhtar ve yardımcısıyla buluştuk. Bizi Seben Lisesi öğretmeni ve öğrencileriyle tanıştırdılar. Birlikte proje planlaması yaptık. Bizden önce gelen okulların yapmış olduğu yükseltilmiş sebze yatağı hakkında bilgi aldık. Sebze yatağında çapa ve havalandırma çalışması yaptık. Borularla damlatma su sistemi döşedik. Permakültür ilkelerine uygun olarak kendi yetiştirdiğimiz sebzeleri ektik.Toprağı üç bölüme ayırdık. En dış çevresine böcekleri uzaklaştırmak için kadife çiçeği ektik. Dış bölüme yeşillik, soğan, sarımsak, toprak örtücü boyu kısa bitkiler ektik ki içerideki bitkilere gölge yapmasın. Orta bölüme domates ve biber ektik. Domatesin yanına fesleğen ektik; domatesle fesleğen birbirini seven bitkiler. Fesleğen, domatese lezzet ve renk katmanın yanında, böceklerden de koruyor. Köşelere ise bamya ve kabak ektik. Yükseltilmiş sebze yatağının, sulama borularının dışarı çıktığı kısımlarına kavun ektik. Bu şekilde suların ziyan olmasını önledik ve kavun yayılan bir bitki olduğu için çevrede diğer bitkilerin gelişmesini engellemesin istedik.
Bildiğiniz üzere, permakültür günümüzde yaygın olan mono tarımın alternatifidir. Mono tarımda bir tarlaya sadece bir tür bitki ekilir ve bu bitkinin gelişmesi ve korunması ilaçlarla sağlanmaya çalışılır. Permakültür ise birbirini seven (birbirini koruyan ve destekleyen) farklı bitkilerin aynı tarlaya ekilmesi suretiyle, kimyasal ilaçların etkisini doğal yollardan, bitkilerin birbirlerine sağlaması esasına dayanır. Böylece hem toprak bereketlenir hem de lezzetli ve tamamen doğal, sağlıklı bitkiler yetiştirilir.
Permakültür çalışmasını bitirdikten sonra yemek yedik ve Atatürk Parkı’na geri döndük. Seben Kaymakamı ile projemiz hakkında görüştük. Projemizi beğendi ve destek sözü verdi. Kalkındırma projemiz kapsamında, turizm amaçlı lojman inşaatı için protokol imzaladı. Lojman inşaatının muhtarın sorumluluğunda yapılmasına karar verildi. Nevruz bayramı ve her yıl Ekim ayında yapılan Elma Festivali ile bölgenin turist çekmesini bekliyoruz.
Seben’den sonra Gölcük’e uğradık.Gölcük gölü, Bolu’nun 13 km güneyinde yer almaktadır. Göl dibinden çıkan kaynaklar ve yağmur suları ile besleniyor; suları tatlı.
Gezi boyunca Saint Michel Lisesindeki arkadaşlarımızla beraber çalıştık, çalışırken bol bol eğlendik. Köydekiler bize öğrendiklerimizi uygulama imkanı verdiler. Böylece teoride edindiğimiz bilgiler iyice pekişti ve tam olarak gözümüzde canlandı. Çok faydalı ve manevi değeri büyük bir deneyim oldu. Farklı kültürden insanlarla bir arada bulunup hayata onların penceresinden bakma fırsatı bulduk. Köy insanının çayını içtik, yemeğini yedik, sohbetine katıldık. Çevre Kulübü olarak devam ettirdiğimiz keyifli projelerden biriydi.

Levent SAĞ 330